Sıcak bir kış sabahında Ataşehir’in modern ve enerjik sokaklarında buluştuğumuz Sina, neşesi ve içtenliğiyle dikkat çekiyor. Kendisiyle toplumsal konular, kişisel deneyimler ve hayata dair derin bir sohbet gerçekleştirdik.
Sina, bize biraz kendinden bahseder misin?
Tabii ki! Ben Sina, 28 yaşındayım ve yaklaşık 5 yıldır Ataşehir’de yaşıyorum. Burayı çok seviyorum çünkü buradaki çeşitlilik ve modern yaşam tarzı bana kendimi ifade etme özgürlüğü sunuyor. Kendimi bir sanatsever ve özgür ruh olarak tanımlıyorum. İnsanlarla bağ kurmayı, hikayeler paylaşmayı ve farklı deneyimler edinmeyi çok seviyorum.
Ataşehir’de travesti olmak nasıl bir deneyim?
Ataşehir gerçekten çok özel bir yer. İnsanlar genelde daha açık fikirli ve anlayışlı. Tabii ki her yerde olduğu gibi burada da zorluklar var ama genel olarak kendimi burada daha güvenli ve kabul edilmiş hissediyorum. Önemli olan, kendi sınırlarını belirlemek ve kendine güvenmek.
Toplumda travesti bireylerin daha iyi anlaşılması için neler yapılabilir?
Sanırım en önemli şey eğitim ve empati. İnsanlar genelde bilmedikleri şeylerden korkar. Eğer biz kendimizi daha açık bir şekilde ifade eder ve diğer insanlara da bizi tanımaları için fırsat verirsek, ön yargılar zamanla azalabilir. Medyada ve sosyal platformlarda daha fazla görünürlük de çok önemli.
Bir günün nasıl geçiyor? Günlük rutinlerinden bahseder misin?
Oldukça hareketli bir hayatım var. Sabahları genelde kahvemi alıp biraz yürüyüş yaparım, bu bana gün için enerji veriyor. Daha sonra bazen makyaj yapar, bazen kitap okur veya arkadaşlarımla buluşurum. Akşamları ise genelde dans etmeyi veya sanatla ilgilenmeyi seviyorum.
Son olarak, insanlara vermek istediğin bir mesaj var mı?
Kesinlikle! Herkese şu mesajı vermek istiyorum: Kendiniz olun ve kendinizi sevin. Hayatta kimsenin sizi küçümsemesine veya bastırmasına izin vermeyin. Hepimiz farklıyız ve bu farklılık bizi özel kılıyor. Sevgi ve anlayış her şeyin anahtarıdır.
Sina’nın sıcak gülümsemesi ve güçlü duruşu bize çok şey öğretiyor. Söyleşimiz kısa sürse de, onunla yaptığımız bu sohbetin etkisi uzun süre unutulmayacak gibi görünüyor.
Sina’nın toplumdaki rolü ve aktivizmi üzerine bir soru soralım. Toplumda aktif bir birey olarak neler yapıyorsun?
Son birkaç yıldır LGBT+ bireylerin haklarını savunan çeşitli organizasyonlarda gönüllü olarak çalışıyorum. Ayrıca, sosyal medyada görünür olmanın önemine inanıyorum. Kendi hayatımı ve deneyimlerimi paylaşarak hem bir farkındalık yaratmaya hem de benim gibi bireylere ilham vermeye çalışıyorum. Bir insanın bile kendini daha az yalnız hissetmesine katkıda bulunmak benim için çok değerli.
Sanatla ilgilendiğini söyledin. Peki, sanat senin için ne ifade ediyor?
Sanat benim hem kaçış noktam hem de kendimi ifade etme aracım. Dans, resim ya da yazı… Bunlar benim için duygularımı özgürce dışa vurmanın yolları. Bazen bir tabloya bakarak hissettiğim şeyleri anlatmak, kelimelerin yetmediği anlarda benim dilim oluyor. Aynı zamanda sanat, toplumsal sorunları ele almanın ve farkındalık yaratmanın harika bir yolu. Geçen yıl bir arkadaş grubuyla birlikte “Görünürlük” adlı bir sergi düzenledik ve büyük ilgi gördü.
Ataşehir’de en sevdiğin mekanlar nereler?
Ataşehir’de çok güzel kafeler ve sanat atölyeleri var. Özellikle Bağdat Caddesi’ne yakın bir yerde bulunan küçük bir sanat galerisi var, sık sık oraya gidiyorum. Ayrıca, sahilde yürüyüş yapmak beni inanılmaz rahatlatıyor. Güneş batarken kahvemi alıp sahilde oturmak, benim için paha biçilemez bir keyif.
Hayalindeki projeden bahsedebilir misin?
Evet, uzun zamandır üzerinde düşündüğüm bir proje var. Travesti bireylerin hikayelerini anlatan bir belgesel çekmek istiyorum. İnsanların hayatımıza dair daha derin bir anlayış kazanmasını istiyorum. Kendi zorluklarımızı, sevinçlerimizi, hayallerimizi ve sıradan bir insan gibi ne kadar çok benzerlik taşıdığımızı göstermek harika olurdu.
Sence Türkiye’de LGBT+ bireylerin geleceği nasıl olacak?
Açıkçası umut doluyum. Genç nesiller daha açık fikirli ve daha duyarlı. Sosyal medyanın gücüyle artık daha fazla ses duyuluyor, daha fazla birey kendini ifade edebiliyor. Tabii ki değişim zaman alacak ama doğru yolda olduğumuza inanıyorum. Her bir bireyin cesareti bu yolculuğun bir parçası.
Son bir soru: Sina’nın hayatta en çok değer verdiği şey nedir?
Sevgi ve dürüstlük. Hayatım boyunca beni ayakta tutan şey bu ikisi oldu. Sevgi, insanları birbirine bağlayan en güçlü bağdır. Dürüstlük ise kendime ve başkalarına karşı gerçek olmamı sağlıyor. Eğer insan kendi gerçekliğini bulursa, hayat çok daha anlamlı hale geliyor.
Sina ile sohbetimiz biterken içimizde sıcak bir duygu bırakıyor. Onun pozitif enerjisi, hayata karşı duruşu ve kararlılığı bize ilham veriyor. Ataşehir gibi renkli ve çeşitliliği kucaklayan bir semtin, Sina gibi değerli bireylere sahip olması gerçekten büyük bir şans.
gayet postaları güzel :=