2025 yılının bir akşamüstü İstanbul’un canlı ve enerjik sokaklarında buluştuğumuz Yelda, hem neşesiyle hem de kendine has tarzıyla göz kamaştırıyordu. Kendisiyle gündelik hayattan, sosyal hayata ve tabii ki biraz dedikoduya uzanan keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
Yelda, bize biraz kendinden bahseder misin?
Tabii ki! Ben Yelda, 32 yaşındayım. İstanbul’un kalabalığını ve hareketliliğini seven biriyim. Özellikle Kadıköy benim için adeta bir terapi alanı gibi. Burada insanlar daha özgür, daha kendine has ve bunu seviyorum. Kendimi renkli, enerjik ve biraz da eğlenceli biri olarak tanımlıyorum. Ayrıca, dedikodu yapmaya bayılırım ama zararsız olanından tabii! (Gülerek).
Dedikodu demişken, son zamanlarda neler konuşuluyor? İstanbul’da LGBT camiasında ne gibi olaylar dönüyor?
Aaa neler dönmüyor ki! Geçen hafta Kadıköy’de bir Pride partisi vardı, inanılmazdı! Herkes rengarenkti ve gerçekten birlik olduğumuzu hissettik. Tabii arada bazı tatsız olaylar da oluyor, ama biz her zaman pozitif kalmaya çalışıyoruz. Ayrıca, geçenlerde bir arkadaşımın doğum günü partisinde harika bir tema vardı: “Drag Queen Buluşması.” O gece herkes adeta kendi sahnesini yarattı.
Peki, sosyal hayatın nasıl? İstanbul LGBT camiasında aktif bir rolün var mı?
Evet, elimden geldiğince etkinliklere katılmaya ve destek olmaya çalışıyorum. Özellikle Kadıköy ve Şişli’de düzenlenen etkinliklere sık sık katılıyorum. Ama itiraf etmeliyim ki bazı geceler sadece en yakın arkadaşlarımla bir kafede oturup kahve içip sohbet etmek daha çekici geliyor. Hepimiz bazen bu yoğun şehirde durup nefes almak istiyoruz.
Biraz da eğlenceli şeylerden bahsedelim. Son zamanlarda başına gelen komik bir olayı paylaşır mısın?
Tabii! Geçenlerde bir arkadaşımın ev partisinde herkes bir şarkı seçip karaoke yapıyordu. Ben de Beyoncé’nin “Single Ladies” şarkısını seçtim. Sahneye çıktım ama heyecandan sözleri unuttum ve tamamen uydurmaya başladım. Şarkının ortasında herkes kahkahalarla yerlere yattı ama sonra birlikte dans etmeye başladık. Unutulmaz bir geceydi!
Son olarak, insanlara vermek istediğin bir mesaj var mı?
Herkese şunu söylemek istiyorum: Kendinize inanın ve kim olduğunuzu sevin. Hayatta en önemli şey, kendi değerlerinizle barışık olmak ve sevgiyle hareket etmek. Dedikodu yapacaksanız da zararsız ve eğlenceli olanından yapın. Unutmayın, hayat her anıyla güzel!
Yelda ile yaptığımız bu keyifli sohbet, hem içimizi ısıttı hem de bize LGBT camiasının canlı ve enerjik dünyasını bir kez daha hatırlattı. İstanbul gibi bir metropolde Yelda’nın ışığı, bu kozmopolit şehre ayrı bir renk katıyor.
Yelda, biraz da günlük hayatından bahseder misin? İstanbul’da bir günün nasıl geçiyor?
İstanbul’da bir gün her zaman sürprizlerle dolu! Sabahları genelde bir kahve alıp Moda sahilinde kısa bir yürüyüş yapıyorum. Orada denizi izlemek ve martıların sesini dinlemek bana enerji veriyor. Ardından, işlerimi halletmek için Kadıköy’ün kafelerinden birine oturuyorum. Akşamları ise genelde arkadaşlarla bir araya geliyoruz. Bazen evde toplanıyoruz, bazen de Şişli veya Cihangir’deki mekanlarda takılıyoruz. İstanbul, her gün farklı bir macera sunuyor.
Peki İstanbul’da en sevdiğin yer neresi?
Bu zor bir soru! Ama sanırım Moda benim için bir numara. Hem sakin hem de enerjik bir havası var. Ayrıca, oradaki kitapçılar ve sanat galerileri beni kendine çekiyor. Ama Şişli’nin gece hayatını da unutmamak lazım. Orada eğlenmek bambaşka bir deneyim.
Sence İstanbul LGBT bireyler için nasıl bir şehir?
Bence İstanbul bir yandan inanılmaz özgür bir şehir, diğer yandan da zorlukları var. Özellikle Kadıköy, Şişli ve Cihangir gibi semtler LGBT bireyler için daha açık fikirli ve kapsayıcı. Ancak hala toplumda belli kalıplarla mücadele etmek zorundayız. Yine de İstanbul’da olmak bir ayrıcalık, çünkü burada mücadele eden ve birbirine destek olan kocaman bir topluluğumuz var.
LGBT etkinlikleri senin için ne ifade ediyor?
Etkinlikler benim için sadece eğlence değil, aynı zamanda dayanışmanın ve birlikte olmanın bir yolu. Özellikle Pride etkinlikleri ve film festivalleri beni çok heyecanlandırıyor. Bu etkinliklerde hem yeni insanlarla tanışıyorum hem de hikayelerimizi paylaşarak daha güçlü hissediyoruz.
Biraz da aşk hayatına değinelim. Aşkı nasıl tanımlarsın?
Aşk benim için bir bağ kurmak demek. Sadece romantik anlamda değil, dostlukta, ailede veya kendinle olan ilişkinde bile bir sevgi bağı varsa o aşkı hissedersin. İstanbul’da aşk biraz karmaşık ama bir o kadar da büyüleyici. Bu şehir, hem aşka dair büyük umutlar verir hem de seni bazen sınar.
Son olarak, İstanbul’daki LGBT bireylere veya genel olarak topluma vermek istediğin bir mesaj var mı?
Evet! Herkese şunu söylemek istiyorum: Cesur olun. Kendi sesinizi bulmak kolay değil, ama bir kez bulduğunuzda her şey daha netleşiyor. Toplumun size ne söylediği önemli değil, sizin kendinize ne söylediğiniz önemli. Sevgi ve dayanışma ile her engeli aşabiliriz.
Yelda ile sohbetimiz sona ererken, onun güler yüzü ve enerjisi bizi derinden etkiledi. İstanbul’un kaotik yapısında bir ışık gibi parlayan Yelda, sadece kendi hikayesiyle değil, aynı zamanda çevresine yaydığı pozitiflikle de örnek oluyor. Dedikodu dolu bu tatlı sohbet, İstanbul’un renkli yüzünü bir kez daha gözler önüne serdi.