Kadıköy’de Bir Travestinin Güncesi: Hayatın İçinden

Kadıköy sabahları genellikle sessiz başlar… Moda’dan rıhtıma inen sokaklar yeni yeni canlanırken, ben pencereyi aralayıp denizden gelen hafif iyot kokusunu içime çekerim. Her yeni gün, yeni bir mücadele, yeni bir tebessüm, belki bir iki kırgınlık demek. Travesti olmanın İstanbul’daki en özgür ama aynı zamanda en yorucu semtindeyim: Kadıköy’de…

Bu sokakları yıllardır adımlıyorum. Geceleri topuklu ayakkabılarımla geçerken, bazen fısıldaşmalar duyuyorum. Bazen biri cesurca gözlerimin içine bakarak “çok güzelsiniz” diyor. Ama her söz, her bakış aynı etkiyi bırakmıyor insanda. İltifat mı, alay mı, tehdit mi? İnsan bir bakıştan bunların hepsini anlayabiliyor zamanla.

Kadıköy bana özgürlük gibi geliyor ama yine de içinde sınırlı bir alan. Tanıdığım esnaflar var mesela. Her sabah simit aldığım büfeci amca hâlâ ismimi bilmez ama “güzelim” demeye alıştı. Bu bile bir şey bence. Kabullenmenin en küçük adımı bile içimi ısıtıyor bazen.

Bugün Bahariye’de bir kafede otururken, yan masadaki çiftin bakışlarıyla karşılaştım. Önce fısıldaştılar, sonra kadının yüzünde buruk bir tebessüm belirdi. Sonra bana döndü ve “çok güçlü görünüyorsunuz” dedi. O an gözlerim doldu. Çünkü evet, bazen görünüşümden başka bir şeyin fark edilmesini beklemek bile bir lüks oluyor bizim için.

Gece sahilde yürürken kulağımda kulaklık, ruhumda rüzgâr… Yalnızlıkla arkadaş olalı çok oldu. Ama yalnız değilim aslında. Kadıköy’de benim gibi nice yürek var. Aynı mücadeleyi veren, aynı sokaklarda yürüyen, aynı hayalleri kuran insanlar… Belki birbirimize çok yakın değiliz ama birbirimizin varlığını hissediyoruz.

Benim adım bilinmese de hikâyem bu semtte yankılanıyor. Bir bankta otururken, yoldan geçen bir çocuk bana gülümsüyor. Belki o çocuk büyüdüğünde, dünyayı biraz daha yumuşak bir yer yapacak.

Kadıköy’de bir travesti olarak yaşamak, her gün yeniden “ben buradayım” demek. Görünür olmak, bazen görünmez kalmak istemek. Ama en çok da; her şeye rağmen insan kalmak…

Röportaj: Kadıköy’de Bir Travestinin Gözünden Hayat
Röportajı Yapan: Elif Yılmaz
Röportaj Yapılan Kişi: Melis (gerçek ismi kullanılmamıştır)
Yer: Kadıköy, Moda Çay Bahçesi
Tarih: Nisan 2025

Elif: Melis, öncelikle seninle tanıştığıma çok memnun oldum. Bize biraz kendinden bahseder misin?

Melis: Ben de çok memnun oldum Elif. 32 yaşındayım. Aslen Balıkesirliyim ama son 10 yıldır Kadıköy’de yaşıyorum. İnsanların kimliğimi, sesimi, varlığımı en az yargıyla kabul ettiği semt burası oldu. Onun için buraya tutundum diyebilirim.

Elif: Kadıköy’de travesti olarak yaşamak nasıl bir deneyim?

Melis: Kadıköy İstanbul’un “daha rahat” görünen semtlerinden biri ama yine de dışlanmak, bakışlara maruz kalmak burada da mümkün. Yine de Moda’da yürürken kendimi daha güvende hissediyorum. İnsanlar biraz daha açık fikirli, özellikle gençler. Ama geceleri hâlâ dikkatli oluyorum. Bazen sokakta yürürken çantamın sapını biraz daha sıkı tutuyorum, bu hâlâ geçmedi.

Elif: Günlük hayatında seni en çok ne yoruyor?

Melis: Görünmez sayılmak… Bankada, eczanede, hastanede ismim söylenirken yüz ifadesi değişen insanlar, garip bakışlar… Bir de sürekli kendini ispat etme zorunluluğu. Kimliğini değil, insanlığını. Herkes gibi sıradan şeyler istiyorum: huzur, aşk, kahkaha… Ama bunu talep etmek bile lüks bazen.

Elif: Bu mücadele içinde seni güçlü kılan şey nedir?

Melis: Bu soruyu çok düşündüm. Sanırım yaşadıklarım beni sertleştirmedi ama sağlamlaştırdı. Güçlü kalmak zorunda olduğum için değil, içimde hâlâ sevgi olduğu için ayaktayım. Ayrıca bazı küçük anlar var… Örneğin bir çocuk bana gülümsediğinde ya da yaşlı bir teyze çay içmek ister misin dediğinde… Onlar beni hayata tekrar bağlıyor.

Elif: Seni en çok mutlu eden şey ne?

Melis: Geceleri Moda Sahili’nde yürüyüş yapmak. Denizi izlerken bütün yaşadıklarımı geride bırakabiliyorum. Bir de kendi evimde kimseye hesap vermeden müzik açıp dans etmek. Özgür hissettiğim anlar çok az, ama o anlar bana çok şey katıyor.

Elif: Geleceğe dair umutların neler?

Melis: Umut hep var. Daha görünür, daha güvenli bir hayat hayal ediyorum hepimiz için. Artık insanların bizi sadece ‘etiket’ olarak değil, insan olarak görmesini istiyorum. Sevilmek, kabul edilmek, çalışmak, üretmek, birinin “iyi ki varsın” demesi… Aslında çok basit şeyler istiyoruz.

Elif: Son olarak bu röportajı okuyacaklara ne söylemek istersin?

Melis: Bizi tanımadan yargılamayın. Travesti olmak bir kimlik, bir tercih değil; varoluş biçimi. Kalp hepimizde aynı. Belki de farkı yaratan sadece bakış açısıdır. Bir gün siz de bizden birine ihtiyaç duyabilirsiniz. O yüzden önce insan olun… Gerisi kolay.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir