Ataşehir’in Gizemli Ruhunu Taşıyan Travesti Hikâyeleri

İstanbul’un Anadolu yakasında yükselen modern semtlerinden biri olan Ataşehir, sadece gökdelenleri, alışveriş merkezleri ya da finans dünyasıyla değil; sokaklarında taşıdığı sessiz hikâyelerle de dikkat çeker. Bu semtin geceyle örülü yüzü, çoğu zaman gözlerden uzakta kalan bir dünyayı içinde barındırır: travesti bireylerin içten, kırılgan ve aynı zamanda güçlü yaşamlarını…

Her gün binlerce insanın gelip geçtiği bu semtte, bazı hikâyeler yüksek sesle anlatılmaz ama derinden hissedilir. Işıltılı makyajların, dikkat çeken topuklu ayakkabıların ardında; kabullenilme mücadelesi, sevgisizlikle baş etme yolları ve kendi kimliğini savunma azmi saklıdır. Ataşehir travestileri, bu semtin geceye karışan ruhunu temsil eder; gizli ama etkileyici, sessiz ama görkemli…

Yalnızlıktan Doğan Güç

Bazen bir apartman boşluğunda ağlanan sessiz bir gece, bazen de sabaha kadar süren kahkaha dolu arkadaşlıklar… Ataşehir’in travesti bireyleri için hayat, iki uçta yaşanır. Toplumdan gizlenmeye çalışılan kimlik, burada zamanla kendine alan açar. Çünkü her birey, eninde sonunda görünür olmak ister. Sevdiği gibi giyinmek, yürümek, sevilmek ister…

Bazıları makyaj çantalarını umutla doldurur, bazıları hikâyelerini yalnızca güvenilir dostlarına fısıldar. Ama hepsi Ataşehir’in gecelerine bir iz bırakır.

Mekânlar, Anılar ve Geceye Yazılan Hikâyeler
Ataşehir’in bazı kafelerinde, barlarında ya da sıradan apartman dairelerinde yaşanır en samimi hikâyeler. Bir aşkın başlangıcı, bir dostluğun vedası, ya da sadece bir gecelik özgürlük… Travesti bireyler için bu anlar değerlidir çünkü yaşadıkları her an bir mücadeleyle kazanılmıştır. Ve o anlar, kelimelerle değil bakışlarla yazılır bazen.

Önyargılardan Özgürlüğe
Bu yazıyı okurken belki şaşıracaksın, belki de bir nebze olsun empati kuracaksın. Ama şunu bilmelisin: Ataşehir’in sokaklarında yürüyen her bireyin bir hikâyesi var. Travesti bireyler de bu kentin hikâyesinin en renkli, en yürekli parçalarından biri.

Gecenin içinden yürüyüp gelen biriyle karşılaştığında; onu etiketlemeden önce, onun da bir “insan” olduğunu hatırla. Belki senin kadar yorgun, belki senden daha umutlu…

Bir Gece, Bir Hayat: Ataşehir’de Bir Travestiyle Söyleşi
Söyleşi: Yasemin & Melis

Ataşehir’in ışıklı sokaklarından birinde, bir kafede buluşuyoruz. Kırmızı ruju, siyah deri ceketi ve kendinden emin duruşuyla Melis, bu semtin gecelerine alışkın biri. Ama bu güvenin altında yılların birikimi, acısı ve direnişi var. Onunla hayatı, aşkı, önyargıyı ve en çok da Ataşehir’i konuşuyoruz.

Yasemin: Seni biraz tanıyabilir miyiz?
Melis: Tabii. Melis ben, 31 yaşındayım. Yaklaşık 10 yıldır Ataşehir’de yaşıyorum. Aslen Adana’lıyım ama burası bana daha çok “ev” gibi hissettiriyor artık.

Yasemin: Neden Ataşehir?
Melis: Güvende hissediyorum burada. Çok konuşulmasa da aslında travesti arkadaşlarımın da yaşadığı bir semt. Kalabalık içinde kaybolabilmek bazen bir özgürlük. Burada görünür olmak zor ama imkânsız da değil.

Yasemin: Günlük hayatında nasıl karşılanıyorsun?
Melis: Eh… Karışık. Bazen güzel sözler, bazen de keskin bakışlar. Ama alıştım. Gülümsüyorum. Çünkü artık başkalarının ne dediğinden çok, kendimi nasıl hissettiğime odaklanıyorum.

Yasemin: Gece hayatı senin için ne ifade ediyor?
Melis: Gece, benim için nefes almak gibi. Gündüz kimsenin görmek istemediği bizler, gece sokağa çıkınca biraz daha özgür hissediyoruz. Ataşehir geceleri… Sessiz ama derin. Her travestinin burada bir hikâyesi var. Kimi bir aşkla bitmiş, kimi bir kavga sonrası başlamış…

Yasemin: Aşk dedin… Aşık oldun mu hiç?
Melis (gülümser): Çok… Ama en çok kendime aşık olmayı öğrendim. Çünkü bu şehirde sevilmeden yaşamayı da öğrendik. Ama içimizde hâlâ romantik bir kız çocuğu yaşıyor, biliyor musun? Hâlâ biri elimi tutsun istiyorum bazen. Bir sokakta yürürken arkamda değil, yanımda dursun…

Yasemin: Ataşehir’e dair en unutamadığın an?
Melis: Bir gece… Yaz ayıydı. Yalnızdım. Göztepe Köprüsü’nden yürüyerek eve dönüyordum. Bir adam yanıma yaklaşıp, “Senin gibi güçlü insanlar iyi ki var” dedi. Ne selam verdi, ne ismimi sordu. Gitti. Ama o cümle hâlâ kalbimde duruyor.

Yasemin: Son olarak… Bu yazıyı okuyanlara ne söylemek istersin?
Melis: Ön yargılarınızı cüzdanınızda değil, kalbinizde taşıyın. Bizim hikâyemiz belki size uzak, ama insanlığımız aynı. Biz gölge değiliz. Geceleri aydınlatan yıldızlarız belki. Bize sadece bir defa olsun yakından bakın…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir