Şişli’nin sabahı İstanbul’un kalabalığından biraz daha farklı başlar. İnsanlar telaşlıdır ama bazı bakışlar sessizdir. Bu sabah, sıradan bir gün değil. Çünkü bugün bir travesti ile tam 24 saat geçireceğim. İsmini vermememi istediği için ona bu yazıda sadece “D.” diyeceğim. D. 34 yaşında, yıllardır Şişli’de yaşıyor. Gözleri gülümserken bile bir şey saklıyor sanki.
08:00 – Uyanış ve Sessizlik
D.’nin uyanışı diğerlerinden çok da farklı değil. Bir fincan filtre kahve, pencereden dışarıya kısa bir bakış ve sessizlik. “Günüm başlamadan önce biraz yalnız kalmam gerekir,” diyor. Neden diye soruyorum. “Çünkü dışarı çıktığımda herkesin gözleri üzerimde olacak. Birazdan roller başlıyor.”
10:30 – Günlük Koşturma
Beraber Şişli sokaklarına iniyoruz. Birkaç adım atmadan bakışlar üzerimize çevriliyor. D. bu duruma alışmış gibi davranıyor ama biraz sonra fısıldıyor:
“Her bakışın içinde ayrı bir yargı var. Güzel bakan da oluyor ama çoğu meraklı, bazıları öfkeli.”
Bir eczaneye giriyoruz, hormon ilacı alacak. Eczacıyla arasında garip bir sessizlik oluyor. Dışarı çıkınca, “O sessizlik, bazen bağırmaktan daha çok yorar insanı,” diyor.
13:00 – Öğle Yemeği ve Kısa Bir Nefes
Şişli’de küçük bir esnaf lokantasında yemek yiyoruz. D.’nin burada tanıdığı çok kişi var. Garson onu selamlıyor. D. gülümsüyor. “İstanbul’da en azından birkaç köşe seni olduğun gibi kabul ediyorsa, şanslısın.”
Yemekte geçmişinden bahsediyor. 18 yaşında ailesiyle yollarını ayırmış. “Annem hâlâ arada mesaj atar. Babamla hiç konuşmadım. Ama şu da var, bu yalnızlık beni daha güçlü yaptı.”
17:00 – Hazırlık Saati
D.’nin akşam için bir randevusu var. Güzellik hazırlıkları başlıyor. Makyaj, saç, kıyafet seçimi… Ama bütün bu hazırlığın ardında başka bir gerçek yatıyor: “Aslında makyaj yaparken kimliğimi gizlemiyorum, tam aksine, gerçek beni ortaya çıkarıyorum.”
Hazırlanırken telefonu çalıyor. “Sadece sohbet etmek isteyen biri. Arıyorlar, ağlıyorlar, anlatıyorlar. Bazen sadece dinlemek yetiyor. Herkes yalnız bu şehirde. Biz daha çok fark ediliyoruz o kadar.”
21:00 – Gece Başlıyor
Şişli geceleri daha hızlıdır, daha renklidir, ama daha tehlikelidir de. D. bunu çok iyi biliyor. “Gülümseyerek yürümek bazen hayatta kalma taktiğidir,” diyor.
Gece yarısı Nişantaşı yönüne yürürken, birisi laf atıyor. Dönüp bakmıyor bile. “Alıştım” diyor yine ama gözleri bu sefer daha yorgun.
01:00 – Eve Dönüş ve Sessizlik Tekrar
Eve dönerken sokaklar daha sessiz, ama D.’nin içi daha gürültülü gibi. “Bugün iyiydi,” diyor. “Kimse zarar vermeye çalışmadı. Sadece bu bile bazen bir lütuf.”
Kahvelerimizi içerken, son bir cümle kuruyor:
“Şişli benim sığınağım gibi ama aynı zamanda savaş alanım. Her gün var olduğumu kanıtlıyorum burada.”
Bu yazı bir kurgu değil. D.’nin yaşadıkları, onun sesiyle birebir aktarıldı. Bu yazının amacı ne sempati kazanmak ne de dramatik olmak. Sadece gerçek bir hayatı, olduğu gibi göstermek…
Çünkü Şişli’de bir travestinin 24 saati, bazılarımızın bir ömür boyu yaşayamadığı kadar gerçek olabilir.