İstanbul… Her sokağı ayrı bir hikaye, her gecesi başka bir macera barındırır. Ama bazı geceler vardır ki, insanın aklına kazınır ve unutulmaz. İşte o gecelerden birini yaşadım. Cesur, tutkulu ve özgürlüğün vücut bulmuş haliyle tanıştım: İstanbul travesti dünyasıyla.
Bir akşam, Taksim’in kalabalığından biraz uzaklaşmak isterken kendimi beklenmedik bir barda buldum. Işıkların loşluğu, fonda çalan eski bir şarkı ve içerideki samimi gülüşmeler beni hemen içine çekti. Göz göze geldiğim ilk kişi; kırmızı ruju ve kendinden emin bakışlarıyla güzelliğiyle baş döndüren bir travestiydi. Gülümseyerek elini uzattı, “hoş geldin” dedi. İşte o an, gece asıl şimdi başlıyordu.
Sıcak Bir Sohbet, Cesur Bir Dünya
Onlarla geçirdiğim o saatlerde anladım ki, travesti topluluğu sadece gecelerin ışıltısı değil; bu şehirde gerçek bir cesaretin sembolü. İçlerinden biri, hayat hikayesini paylaşırken sesindeki titrek ama kararlı ton, bana insanın kendine ve hayallerine nasıl sıkı sıkıya sarıldığını gösterdi. Onların dünyası; önyargılara meydan okuyan, sevgiyi ve dostluğu önceleyen bir dünya.
Her kahkahada biraz hüzün, her dokunuşta biraz umut vardı. İstanbul’un büyüsüne bir de onların gözünden bakmak, bana şunu öğretti: Asıl özgürlük, kendin gibi yaşayabilme cesareti gösterebilmekte.
Gecenin Tadında Kalanlar
Bar kapısından çıktığımda sabaha karşıydı. Gecenin serinliği yüzüme vururken içimde garip bir sıcaklık hissettim. Belki bir daha o insanlarla yollarım kesişmeyecek ama o gece bana kalbimde yeni bir pencere açtı. İstanbul’un gerçek geceleri, maskelerin düştüğü, kimsenin kimseyi yargılamadığı, samimi dokunuşların hissedildiği gecelermiş…
Eğer yolunuz düşerse ve cesur bir keşfe hazırsanız, bırakın önyargılarınızı bir kenara ve İstanbul’un sıradışı gecelerinden birine karışın. Çünkü gerçek deneyimler, tam da bu cesur adımlarla başlar.
Bir gece vakti İstanbul’un kalabalığından sıyrılıp ara bir sokakta küçük bir bara giriyorum. İçerisi loş ama sıcak. Göz göze geldiğim ilk kişi, dudaklarındaki kırmızı ruj ve zarif gülümsemesiyle beni selamlıyor. Masalarına davet ediyorlar. Gecenin ilerleyen saatlerinde, İstanbul travesti dünyasının kalbinden gelen seslere kulak veriyorum…
Muhabir: İstanbul’da travesti olarak yaşamak nasıl bir duygu?
Serap (35): İstanbul büyük bir şehir ama bazen insana dar gelebiliyor. Kendi kimliğini yaşarken cesur olmak zorundasın. Çünkü herkesin bir fikri var, ama kimse gerçeğimizi bilmez. Biz burada hayatta kalmayı, bir de gülümsemeyi öğrendik.
Melis (29): Dışarıdan sadece gece hayatı görünüyor ama bizim gecelerimiz aslında hayatta kalma geceleri… Eğlence var, kahkaha var ama arka planını kimse görmüyor. Cesur olmasan burada bir saat bile duramazsın.
Muhabir: Geceler sizin için ne ifade ediyor?
Serap: Geceler bizim nefes alma saatlerimiz. Gündüz insan bazen yoruluyor, bakışlardan, sözlerden… Ama gece olduğunda, burası gibi yerlerde kendimiz gibi olabiliyoruz. Şarkı söylüyoruz, dans ediyoruz, gülüyoruz. Belki de geceler bizim için biraz özgürlük demek.
Melis: Aynen öyle. Gece demek, maskeleri çıkarıp “işte ben buradayım” diyebilmek demek.
Muhabir: Dayanışmanızdan biraz bahseder misiniz?
Melis: Biz bir aileyiz. Bazen gerçekten başka kimsemiz olmuyor. Dışarıdan insanlar bizi yargılar ama biz birbirimizin yaralarını sararız. Birimizin başı derde girse ilk koşan yine biz oluruz.
Serap: Gecenin bir yarısı Melis’i ararım, “gel bir çay içelim” derim. Koşa koşa gelir. Çünkü bilir ki bazen insan sadece bir dosta ihtiyaç duyar.
Muhabir: Sizi tanımayanlara ya da önyargısı olanlara ne söylemek istersiniz?
Serap: Gelip bir çayımızı içsinler, bir sohbetimizi dinlesinler. O zaman fark ederler ki biz de herkes gibiyiz. Sevmek, sevilmek, yaşamak istiyoruz. Başka bir derdimiz yok.
Melis: Ve cesur olmak kolay değil. Cesuruz çünkü başka şansımız yok. Kendimizi saklamadan yaşamak istiyoruz, o kadar.
Muhabir: Son olarak, İstanbul gecelerini merak edenlere bir mesajınız var mı?
Melis: İstanbul geceleri güzeldir ama gerçek İstanbul’u tanımak istiyorlarsa bizim hikayemizi de dinlesinler. Çünkü bu şehir sadece binalardan ibaret değil; bizlerden, bizim gibi hikayelerden ibaret.
Serap: Korkmayın, gelin. Belki bir geceniz değişir, belki de hayata bakışınız…