Sadece Beden Değil, Travesti Ruh da Kadıköy’de Yalnız

Kadıköy kalabalık. İnsanlar sokaklara sığmıyor, kafelerde yer bulmak zor, barlar sabaha kadar dolu. Ama bir travestinin ruhu için bu kalabalık bazen sadece gürültüden ibaret. Çünkü görünmek başka, görülmek başka bir şeydir. Ve çoğu zaman, bir travesti hem görünür olur hem de bir o kadar görünmez kalır.

Her şeyin serbest gibi göründüğü bu özgür semtte bile, bazı bakışlar insanın içine soğuk bir taş gibi oturur. Hele ki bedenin dışındaki kimlik sorgulandığında, ruh daha da savunmasız kalır. Geceleri Moda sahiline inen travesti bir kadın, belki de sadece biraz huzur arıyordur; birkaç nefeslik yalnızlık, birkaç dakikalık “kendin olabilme” hissi. Ama bazen o yalnızlık bile insanı içine çeken bir boşluğa dönüşür.

Kadıköy’ün renkli sokaklarında yürürken insanların gülüşlerini, koşuşturmalarını izlemek güzeldir. Ama aynı sokaklarda kendin olarak yürümeye çalıştığında, bazı şeylerin hâlâ değişmediğini fark edersin. Travesti bir bedenin ötesine geçip, o ruhun acısını anlayan çok az insan çıkar karşına. Çünkü toplum, bedene bakar ama ruhu görmezden gelir.

Ve işte tam da bu yüzden; sadece beden değil, travesti ruh da Kadıköy’de yalnızdır. Çünkü bir kimliği taşımanın yükü, en çok gece eve dönerken ağırlaşır. Göz makyajı akmış, topukların altında gün boyu biriken yorgunluk… Ama asıl yorulan her zaman o içimizdeki parçadır. Anlatılmayan, anlaşılmayan, ama her gün yeniden ayağa kalkmaya çalışan tarafımızdır.

Yine de Kadıköy umut verir. Her ne kadar ruh yalnız olsa da, o ruhu anlayacak başka ruhlarla bir gün bir yerde buluşur diye bekleriz. Belki bir parkta, belki bir kafede, belki bir gecede… Çünkü insan en çok kendine benzeyen başka bir ruhu gördüğünde gerçekten yalnız olmadığını hisseder.

Burası Bizim de Mahallemiz  Kadıköy Travestileriyle Bir Söyleşi

Röportaj: Serap Yıldız

Kadıköy’ün arka sokaklarında, renkli duvar resimleri arasında sessizce yürürken karşılaştığımız seslerden biri de travesti bireylerin sesidir. Kimi zaman görünür, kimi zaman görünmez ama hep oradadırlar. Bugün bu görünmezliği biraz olsun yırtmak için Nil, Derya ve Alina ile Kadıköy’de buluştuk. Soğuk bir çayın eşliğinde başladık sohbete…

Serap: Kadıköy sizin için ne ifade ediyor?

Nil: Kadıköy benim için nefes alabildiğim birkaç yerden biri. İnsanlar burada daha az yargılıyor, daha çok dinliyor. Her yerde böyle değil maalesef. Moda Sahili’nde yürürken korkmadan gülümseyebiliyorum mesela.

Alina: İstanbul’un başka semtlerinde üzerimize düşen bakışlar buradaki kadar yumuşak değil. Kadıköy bizim için sadece bir semt değil, aynı zamanda bir direnme biçimi. Varlığımızla buradayız demek gibi…

Serap: Günlük yaşamda ne gibi zorluklarla karşılaşıyorsunuz?

Derya: En büyük zorluk görünmez olmak. Herkes biliyor buradayız ama kimse görmek istemiyor. Ev kiralamakta bile sorun yaşıyoruz. Kimliğini söylediğin an sessizlik oluyor telefonda.

Nil: Hâlâ sokakta laf atılıyor, hâlâ korkarak eve dönüyoruz. Ama bir yandan da direniyoruz. Biz sırf var olmayı seçtiğimiz için cesur olmak zorundayız.

Serap: Toplumsal olarak neyi değiştirmek isterdiniz?

Alina: En çok da “öteki” olma hissini değiştirmek isterdim. Bize uzanan bir el olsa, sadece “nasılsın?” diye sorulsa… Çok mu zor?

Derya: Travesti olmak suç değil. Suç olan, insanların sevgisizliği. Herkes gibi bizim de hayallerimiz, dostlarımız, kayıplarımız var. Biz sadece “biz” olmak istiyoruz.

Serap: Son olarak, sizi okuyanlara bir mesaj vermek ister misiniz?

Nil: Bizi tanımadan yargılamayın. Birlikte çay içsek belki çok daha fazlasını anlarsınız. Korkmayın, biz buradayız ve buraya aitiz.

Alina: Kendinizi bir gün bile bizim yerimize koyun. O zaman belki biraz empatiyle bakabilirsiniz. Kadıköy sadece bir semt değil, ortak hafızamız.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir