Parıltının Bedeli: Şişli’de Travesti Olmanın Görkemli Yorgunluğu

Sokaklar gülümserken, gözler hâlâ sorguluyor.

Şişli… İstanbul’un hem modern yüzü, hem de eski alışkanlıkların hâlâ kol gezdiği bir semt. Göğe yükselen binaların gölgesinde, aynalı vitrinlerin önünde, makyajı kusursuz bir yüz, yürüyüşü kendinden emin biri geçip gider. Gören dönüp bir daha bakar. Hayranlıkla bakan da olur, fısıltılarla laf atan da. Ama kimse o adımların ardındaki yorgunluğu bilmez.

İşte bu yazı, tam da o görünmeyeni anlatmak için yazıldı. Çünkü parıltının bir bedeli var. Ve Şişli’de travesti olmak, çoğu zaman hem sahne hem savaş.

Göz Alıcı Bir Görünüşün Ardında Ne Var?
Birçok insan için travesti kelimesi hâlâ sadece dış görünüşle özdeşleşiyor. Saçlar, kirpikler, kıyafetler… Oysa bu görünüm çoğu zaman bir zırh. Sokakta her gün aynı bakışlara maruz kalmamak için hazırlanıyorlar. Ruj sadece bir makyaj değil, dudaklara yapışan cesaretin rengi oluyor.

Şişli’de dikkat çekmek bazen özgürlük gibi görünse de, aslında görünmek büyük bir risk. Çünkü o görünürlük, aynı zamanda hedef olmak demek. Laf atan bir kalabalık, iş vermeyen bir dükkan, “müşteri kaybederiz” diyen bir kuaför… Gün bitiyor, ama yorgunluk üzerlerine yapışıyor.

Gecenin Işıltısı: Sadece Sahte Bir Spot Işığı mı?
Travesti bireylerin büyük kısmı geçimini sahneyle, eğlence sektörüyle ya da alternatif işler yaparak kazanıyor. Şişli’de bazı barlar, kulüpler, gece mekanları onları kabul ediyor — ama ne kadar “gerçekten” kabul ediyor, bu tartışılır.

Gecenin bir saatinde sahnede alkışlanmak, sabah apartman görevlisinin seni aşağılar gibi bakmasıyla gölgeleniyor. Işığın vurduğu her anın arkasında, görülmeyen karanlıklar birikiyor.

Dostluklar, Küçük Odalar, Koca Hayaller
Şişli, bu bireyler için bazen hem sığınak hem çıkmaz sokak. Küçük stüdyolarda üç kişi bir arada yaşamak, dayanışmayı öğrenmek, yaraları paylaşmak demek. Ama aynı zamanda hayal kırıklıklarını da birlikte yaşamak…

“Bir gün kabul göreceğim,” diyen biri, ertesi gün iş başvurusunda “tuhaf” karşılandığı için eve geri dönüyor. Kimi zaman aşk yaşanıyor, ama çoğu kez gizli. Çünkü “beni el aleme rezil etme” cümlesi, bu ilişkilerin bitiş cümlesi oluyor.

Parıltının Bedeli Ne?
Parıltı dışarıdan gösterişli. Ama bedeli ağır.
Günde onlarca kez bakışlara maruz kalmak, kimliğini sürekli savunmak, varlığını açıklamak zorunda kalmak yoruyor insanı. En çok da her gün, her gece yeniden “kendin” olmaya çalışmak… İşte o, gerçekten insanı bitiriyor.

Şişli’de travesti olmak, yalnızca topuklu ayakkabılarla yürümek değil. Aynı zamanda duvarlarla konuşmayı, aynaya dimdik bakmayı, kalabalıklarda görünmeden ilerlemeyi öğrenmek demek.

Parıltı göz alıcıdır. Ama o parıltıya ulaşmak için geçilen yollar, görkemli olduğu kadar yorgunlukla doludur.
Ve belki de artık, bu yorgunlukları sadece izlemek değil; paylaşmak, anlamak ve değiştirmek zamanıdır.

“Bazen bir tabak çorba, bazen bir gecede gelen mesaj… Dayanışma sadece kelime değil, hayatta kalmanın ta kendisi.”

İstanbul’un her köşesi başka bir hikâye, ama Şişli’nin arka sokaklarında yazılan hikâyeler biraz daha sessiz, biraz daha dirençli. Şişli travesti topluluğu, bu sessizliğin içinde kendi sesini bulmayı öğrenmiş bir grup. Ve o ses, çoğu zaman bir çığlık değil — bir fısıltı, bir sarılma, bir omuz verme hali.

İşte Şişli’de travesti bireylerin birbirine tutunarak var ettiği dayanışma ağı, tam da bu yüzden hayati.

Sokaktan Doğan Bağ: “Biz birbirimizi tanımadan tanırız”
Sistemin dışında bırakıldığında, birilerini yanında aramaya başlıyorsun. Aynı mahallede yürürken göz göze geldiğin birinin ne hissettiğini anlaman için kelimelere gerek kalmaz. Şişli’deki travesti bireyler çoğu zaman birbirini “bakıştan” tanıyor. Çünkü aynı sokaklarda aynı bakışlara, aynı korkulara, aynı umutlara maruz kalmışlar.

Bu tanışıklık zamanla büyüyor.
İşsiz kaldığında bir iş paslayan, hasta olduğunda çorba getiren, gecenin bir yarısı “güvende misin” diye mesaj atan dostluklar kuruluyor. Resmî bir dernek olmadan da dayanışma örgütleniyor aslında.

Dayanışma Ne Demek?
📌 Barınma: Evinden atılan birine birkaç gün kapısını açan dostlar.
📌 İş Paylaşımı: Temizlik işinden sahneye kadar her türlü imkan, “birbirine sormadan önce işverene sorulmaz” kültürüyle yayılıyor.
📌 Kıyafet Desteği: Artık giyilmeyen ama yepyeni duran bir elbise, başka birinin sahne gecesini kurtarıyor.
📌 Psikolojik Güç: “Bugün çok kötü geçti” dediğinde seni bir kelimeyle toparlayan bir arkadaş, bazen terapi kadar etkili oluyor.

Sosyal Medya ile Gelen Mikro Topluluklar
Özellikle son yıllarda Instagram, Telegram ve WhatsApp grupları üzerinden kurulan küçük çevrim içi topluluklar bu dayanışmayı büyütüyor. Herkesin güvenli hissettiği özel gruplar içinde dertleşmeler, iş paylaşımları, hatta ortak alışverişler yapılıyor.

Bu gruplar, dış dünyanın reddettiği bir varoluşa içeriden bir sıcaklık sunuyor.
Ve en güzeli: Kimse kimseyi açıklama yapmaya zorlamıyor. Çünkü herkes zaten neden burada olduğunu çok iyi biliyor.

“Dayanışma bizi kurtarmıyor, ama ayakta tutuyor”
Şişli’de travesti olmak hâlâ zor. Ama artık kimse yalnız değil.
Dayanışma, bir kurtuluş reçetesi değil belki ama o gün atılan adımı biraz daha kolaylaştırıyor.
“Yalnız değilim” duygusu, hayatın en çetin gününde bile bir çıkış sunabiliyor.

Dayanışma, büyük kelimelerle değil, küçük ama anlamlı jestlerle kurulur.
Bir telefon, bir çorba, bir sarılma…
Ve Şişli’nin arka sokaklarında kurulan bu görünmez ağlar, aslında bu kentin en güçlü yapılarından biri.

Çünkü travesti dayanışması, sadece birbirine tutunmak değil, hayata birlikte direnmek demek.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir