“Kadıköy’de İlk Gecemdi…” – Travesti Bir Bireyin Sessiz Anlatısı

Bazen bir semt sadece binalardan, sokaklardan ibaret değildir. Bazen bir yer, içimizde bastırdığımız bir duyguyu, bir kimliği, belki de yıllarca sakladığımız bir “ben”i dışarı çıkarmaya cesaret verdiği için özeldir.

İşte benim için Kadıköy, tam da böyle bir yerdi.

İlk kez oraya giderken heyecandan ellerim titriyordu. Saçlarımı hafifçe dalgalandırmış, göz makyajımı biraz daha belirgin yapmıştım. Ayna karşısında uzun süre kalmış, kendimi bir türlü “tamam” hissedememiştim. Taksiye bindiğimde gözlerim doluydu ama nedense içimde bir rahatlama da vardı. Bu gece benim gecemdi. Belki ilk kez sahici olacaktım.

Moda Sahili’nden Başlayan Bir Yolculuk
Kadıköy’e vardığımda güneş çoktan batmıştı. Moda Sahili sessizdi ama deniz kokusu derin derin içime doluyordu. İnsanlar çimenlerde oturuyor, kimse kimseye bakmıyor gibiydi. İlk defa “görülmeden ama özgürce” yürüyordum. Bu özgürlük hissi, yıllardır üzerimde taşıdığım ağırlıkları bir anda hafifletti sanki.

Sonra Bahariye Caddesi’ne çıktım. Kalabalığın içine karıştım. Birkaç kişi baktı, evet, ama öyle alaycı değil… Sorgulayan, meraklı belki, ama düşmanca değil. Ve bu bana iyi geldi. İlk kez “kaçmadan yürümek” ne demekmiş, onu orada anladım.

İlk Selam, İlk Kahkaha
Kapıyı hafifçe ittim, içeriden gelen müzik uğultusu dışarıya taşıyordu. Kalbim deli gibi atıyordu, nefesim bile belli belirsizdi. Görevlinin yüzüne bakmaya çekindim başta, ama kadın öyle içten bir şekilde “hoş geldin” deyiverdi ki… o an gözlerim doldu. Ne diyeceğimi bilemedim. Sadece başımı eğip gülümsedim sanırım. Küçük, ama içime işleyen bir an oldu.

İçeri adım attığımda, hâlâ biraz tedirgindim. Fakat barın köşesinde oturan birinin attığı bakış, sonra yaptığı minicik bir espri… İçimdeki buzları eritmeye başladı. Ben güldüm. Gerçekten, uzun zamandır ilk defa. Sesli, içten bir kahkahaydı belki de.

Evime Dönerken
Gece bittiğinde, Kadıköy hâlâ canlıydı. Sahilde bir süre oturdum, topuklarımı çıkarıp yere bastım. Ayaklarım acıyordu ama kalbim ilk kez hafifti. O gece ben “ben”dim. Ne eksik, ne fazla. Ne utançla, ne de fazlalıkla. Sadece “ben”…

Ve içimden geçen tek şey şuydu:
“Bir gün değil… Belki bir ömür burada kalmalıyım.”

Söyleşi: “Sadece İnsan Gibi Hissetmek İstedim”
Muhabir: Kadıköy’deki ilk gecenizden sonra hayatınızda neler değişti?

A. (27 yaşında, trans birey):
O gece bir kırılma noktasıydı. Artık insanlara daha az açıklama yapıyorum. “Neden böyle giyindin?” gibi sorularla uğraşmak yerine, kendi alanımı sahiplenmeyi öğrendim. Kadıköy, bana o cesareti verdi.

Muhabir: Peki o gece sizi en çok etkileyen şey neydi?

A.:
Bir yabancının gözümün içine bakıp, “çok güzelsin” demesi… Hiç flört anlamında değil. Gerçekten güzelliğimi görmüştü. O an durdum ve düşündüm: “Ben, ben olunca da sevilebiliyorum demek ki.”

Muhabir: Travesti birey olarak Kadıköy size ne ifade ediyor?

A.:
Kadıköy bir sığınak gibi. Yalnız kaldığımda yürüdüğüm sokaklar, dertleştiğim banklar, kahve içtiğim dükkanlar… Her köşede bana “burada olman garip değil” diyen bir şey var. Ve bu bana yetiyor. Gerisi zamanla gelir.

İstanbul kalabalık… Hem de çok. Bazen insan kalabalığı değil, bakışların kalabalığı yoruyor en çok. Gözlerin üstünde olduğu anları saymakla geçiyor bir gün. Ama Kadıköy’e ilk defa gece indiğimde, nedense başka bir şey oldu:
Kimse bana bakmadı.

Ve o gece, yıllardır üzerimde taşıdığım yüklerin yavaş yavaş yere düştüğünü hissettim.

“İnsan Gibi Yürümek Bu Muydu?”
Sıradan bir salı akşamıydı. Yağmur yeni dinmişti, yerler hâlâ ıslaktı. Moda tarafına doğru yürürken, üzerimde klasik bir siyah elbise, küçük bir çanta, biraz da telaş vardı. Ne yapacağımı bilmiyordum. Sadece yürüyordum. Ve ilk defa biri arkamdan laf atmadı, karşıdan gelen biri tuhaf bakmadı. İnsan gibi yürümek bu muydu? Basit ama çok kıymetli bir şeymiş meğer.

O Küçük Masa, O Uzun Göz Teması
Bir kafeye girdim. Kalabalık değildi. Kendime köşede bir masa seçtim, oturdum. Çay söyledim. Garson sadece çayı getirdi. Ne sorgulayan bakış vardı, ne alaycı gülüş. Bir masada karşılıklı oturan iki kadının sohbetine kulak misafiri oldum. Gülümsedim. Kadıköy böyleydi işte: herkes kendi dünyasında ama yargılamadan.

Sonra bir bakışla göz göze geldik. Tanımadığım biri, sadece birkaç saniye bakıp başını eğdi. Ne rahatsızlık verici, ne de kaçamak. Belki de o gece ilk defa gerçekten var olduğumu hissettim.

Eve Dönüş Yolunda
Rıhtıma indiğimde deniz kokusu karıştı saçlarıma. Hafif bir meltem vardı. Sokağın kenarındaki gençler gitar çalıyordu. Yanlarından geçerken biri “iyi akşamlar” dedi. İçgüdüsel olarak irkildim. Ama sonra durdum. Gülümsedim. “İyi akşamlar,” dedim ben de. Sesimin titreyişine kendim bile şaşırdım.

Sonra Ne Oldu?
Hiçbir şey. Ama aslında her şey.

Kadıköy’de o gece kimse bana bakmadı ama ben kendime ilk kez baktım. Yargılamadan, küçümsemeden, korkmadan… Aynaya değil, içime baktım. Ve galiba ilk kez, “Ben buraya aitim,” dedim kendime.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir