Kadıköy’de Gece 03:17: Bir Travestinin İç Sesiyle Yürümek

Kadıköy sokaklarında rüzgar ince ince yüzümü keserken, topuklarım kaldırım taşlarında yankılanıyor. İnsan yok, ama göz varmış gibi hissediyorsun. Gecenin bile seni yargıladığına inanıyorsun bazen.
Ben sadece yürüyorum. O kadar.

Moda sahiline iniyorum, sokak lambaları titrek. İçimdeki ses hiç susmuyor:
“Bugün de geçti işte. İyi misin Asya?”
Asya benim ismim. Gerçek ismim değil belki, ama hissettiğim ismim. Kimliğimde başka bir harf dizisi yazıyor hâlâ — ama o kağıt hiçbir zaman beni anlatmadı zaten.

Bugün bir müşteri çay bile ısmarlamadı. “İşimizi yapalım, sonra git,” dedi.
Gittim.
Ama ben de hâlâ buradayım.

Bir sokak köpeği gözümün içine baktı az önce. Onun da kimseyle derdi yoktu. Benim de yok. Sadece “var olmak” istiyoruz.
Kimseden fazla bir şey değil. Var olmak. Belki bir çay, belki bir insan gibi selam. Belki bir “geçmiş olsun” bile yeter bazen.

Kadıköy’de gece başka.
Kalabalığın maskesi düşünce şehirle baş başa kalıyorsun.
İçin dışına çıkıyor.
Seni seven yoksa bile, kendini duymaya başlıyorsun.
03:17’de kendi kalbini duyuyorsun mesela.
Ve kendine bir soru soruyorsun:
“Yarın da hayatta kalacak mıyım?”

Ben bazen Kadıköy’ün duvar yazılarına bakarım.
“Her şey güzel olacak.”
Altına biri yazmış:
“Ne zaman?”

İşte o ‘ne zaman’ sorusu içimi acıtır. Çünkü ben de bilmiyorum. Ama her gece yürürüm yine de. Belki bir gün, belki bir yerde, biri gerçekten görür beni.
Gerçekten.

Bir gün biri bu yazıyı okursa, bilsin isterim:
Biz de varız.
Biz de insanız.
Ve Kadıköy’de, gece 03:17’de, sadece yürüyoruz.
Kimseden fazlasını istemeden.

Sadece…
…insan gibi.

Söyleşi: Asya ile Bir Gece Yürüyüşü

Röportajı yapan: Elif D.
Röportaj yapılan: Asya (35), Kadıköy’de yaşayan travesti birey

Elif:
Asya, bu söyleşiyi gece yapmak istedin. Şu an saat 03:17 ve Moda Sahili’ndeyiz. Neden bu saat?

Asya:
Çünkü gündüz başka türlü geçiyor. Kalabalıkla birlikte maskeler de çıkıyor ortaya. Ama bu saat… Gerçek sesimi sadece gecede duyuyorum. Hem yürürken hem susarken daha samimiyim.

Elif:
Kadıköy senin için ne ifade ediyor?

Asya:
Bir sığınak gibi. Diğer semtlerde nefes almayı unuttuğum çok oldu. Ama burada, her köşe bir anı, her duvar bir dost gibi. Yargılayan da var elbet ama en azından “bana benzeyen” insanlar da var. O yüzden buradayım.

Elif:
Bu saatlerde yürümek korkutucu olmuyor mu?

Asya:
Oluyor. Ama ben zaten her gün korkuyla yaşıyorum. Gündüz bir küfür, gece bir omuz teması, bazen bir bakış bile yetiyor yaralanmak için. Korkuyorsun ama alışıyorsun. Ya da alışmış gibi yapıyorsun. Yine de gece yürümek bir nevi terapi bana. Kendimle kalıyorum.

Elif:
İç sesinle ne konuşuyorsun bu saatlerde?

Asya:
Kendime “devam et” diyorum genelde. “Bugün de geçti, yarın olur mu bilmem ama sen yürümeye devam et.”
Bazen geçmişime kızıyorum. Aileme…
Ama en çok da kendimi avutuyorum.
“Sen kötü biri değilsin Asya” diyorum. “Sadece biraz fazla yalnızsın.”

Elif:
Kadıköy sokakları seni nasıl etkiliyor?

Asya:
Burada kendimi anlatmama bazen gerek kalmıyor. İnsanlar gözümün içine bakmadan geçiyor, bu da bazen huzur demek. Ama başka bir travestiyle göz göze geldiğimde… İşte o zaman başka bir şey oluyor.
Sessizce “anladım seni” diyoruz birbirimize.
İşte o göz teması, bazen bir haftalık gücüm oluyor.

Elif:
Bir gün için hayalin ne?

Asya:
Bir sabah uyanmak istiyorum, korkmadan.
Kimliğimde adım yazsa da olur, yazmasa da… Ama biri bana “Asya, günaydın” desin, samimiyetle.
Ve ben o gün makyaj yapmadan çıkabileyim sokağa, sadece kahve almak için.
Ne para kazanmak için, ne görünmez olmak için.
Sadece yaşamak için.

Elif:
Bu söyleşiyi okuyanlara bir cümle söyleme şansın olsa?

Asya:
Beni tanımak zorunda değilsiniz. Ama yargılamadan yürüyün yanımdan. Çünkü ben de sizin kadar insanım.
Sadece biraz daha yüksek sesle yalnızım.

Elif’in Notu:
Asya’nın sesi, aslında çok kişinin sesi. Belki biz sadece gece 03:17’de duyabiliyoruz. Ama duymak bile, artık görmenin bir adımı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir