İstanbul denince akla gelen ilk semtlerden bazıları Kadıköy, Şişli ve Taksim olur. Her biri farklı bir ruha sahip bu bölgeler, travesti bireylerin kendilerini daha özgür hissedebildikleri, sosyal hayata katılım sağlayabildikleri nadir alanlardan. Peki, bu semtlerde travesti hayatı gerçekten nasıl yaşanıyor? Sokağa adım attığınızda sizi ne karşılıyor? Haydi, biraz daha yakından bakalım.
Kadıköy: Alternatif Ruhun Kucakladığı Semt
Kadıköy, Anadolu Yakası’nın kalbi… Sanatla, müzikle ve özgürlükçü tavrıyla bilinir. Burada travesti bireyler daha görünürdür; özellikle Moda, Bahariye ve Yeldeğirmeni gibi mahallelerde sosyal yaşam oldukça hareketlidir. Kafeler, barlar, açık alan etkinlikleri ve tiyatrolar; herkesin olduğu gibi travesti bireylerin de dahil olduğu bir sahne sunar.
Kadıköy’ün genç, eğitimli ve çoğu zaman politik duruş sergileyen halkı, çeşitliliğe alışkındır. Bu da travesti bireylerin burada nefes alabilmesini kolaylaştırır. Elbette her şey mükemmel değil; zaman zaman önyargılı bakışlara ya da ayrımcı tutumlara rastlamak mümkün. Ama yine de Kadıköy, İstanbul içinde en güvenli ve kapsayıcı semtlerden biri sayılır.
Şişli: Merkezde Olmanın Artıları ve Eksileri
Şişli, İstanbul’un tam merkezinde yer alır. Mecidiyeköy’den Nişantaşı’na uzanan bu bölge, iş dünyasının kalbi olduğu kadar çok kültürlü yaşamın da tam ortasıdır. Şişli’de travesti bireylerin hem yaşam alanı bulması hem de çalışması daha kolaydır. Çünkü burada ev sahipleri, işverenler ve komşular genellikle çok fazla sorgulamaz. Ticari ilişkiler ağır basar; bu da bazen ön yargıların yerini pragmatizme bırakır.
Ancak Şişli’de hayat hızlı akar. Ayakta kalmak için güçlü olmanız gerekir. Bu yüzden burada yaşayan travesti bireyler daha dayanıklı, daha bilinçli olmak zorunda kalabiliyor. Sosyal çevre açısından olanaklar geniştir ama dostluk kurmak bazen zordur. Yine de sağlık hizmetleri, ulaşım ağı ve sosyal alanlar açısından Şişli önemli bir avantaja sahiptir.
Taksim: Mücadelenin ve Görünürlüğün Sembolü
Taksim, yıllardır LGBT+ mücadelesinin merkezi olarak anılıyor. 2000’li yıllardan bu yana Onur Yürüyüşü’nün ev sahibi, Beyoğlu sokaklarının tanıdık simaları ve her renkten hayatın iç içe geçtiği bir yer burası. Taksim’de travesti olmak, bir bakıma “varım” demekle eşdeğer. Ancak bu görünürlük her zaman kolay olmuyor.
Özellikle son yıllarda artan denetimler, baskılar ve bazı sosyal çevrelerin sert tavırları nedeniyle Taksim’de yaşamak ya da çalışmak daha meşakkatli hale geldi. Ama yine de Tünel’den Cihangir’e, Cezayir Sokağı’ndan Küçükparmakkapı’ya kadar uzanan sokaklarda, travesti bireylerin varlığı hâlâ hissediliyor. Çünkü burası bir yandan riskli ama bir yandan da sembolik bir güç alanı.
İstanbul’da Yer Bulmak Zor Ama Mümkün
Kadıköy, Şişli ve Taksim, travesti bireylerin İstanbul’da nefes alabilecekleri nadir yerlerden. Her birinin sunduğu ortam farklı: Kadıköy sıcak ve sanat dolu, Şişli pratik ve merkezî, Taksim ise tarihsel bir direnç noktası. Elbette her yerde olduğu gibi burada da mücadele bitmiş değil. Ama hayatı paylaşmak isteyen, görünür olmaktan korkmayan bireyler için bu semtler hâlâ bir umut taşıyor.
Muhabir: Merhaba, öncelikle zaman ayırdığın için çok teşekkür ederim. Seni tanıyarak başlayalım mı?
Duru: Merhaba. Ben Duru, 28 yaşındayım. İstanbul’da yaşıyorum. Son dört yıldır Kadıköy’deyim ama Şişli ve Taksim geçmişimde çok iz bırakmış yerler.
Muhabir: İstanbul büyük ve karmaşık bir şehir. Travesti birey olarak bu şehirde yaşamak nasıl bir deneyim senin için?
Duru: Tek kelimeyle: karmaşık. Bazen kanatlarının olduğunu hissediyorsun, bazen dikenlerin. İstanbul seni hem seviyor hem sınıyor. Kadıköy’de daha güvende hissediyorum ama Taksim’in kalbimde yeri çok başka.
Muhabir: Taksim’den başlayalım mı? Ne ifade ediyor senin için?
Duru: Taksim bir meydandan çok daha fazlası. Bir nevi sahne… Görünür olmanın, var olmanın, hatta bazen sadece yürüyebilmenin bile bir direniş olduğu yer. Ama son yıllarda orada olmak cesaret istiyor. Polis baskısı, insanların bazen acımasız bakışları, ama yine de orası bizim tarihimizi taşıyor.
Muhabir: Peki Şişli?
Duru: Şişli biraz daha ticari bir yer. Nişantaşı tarafında yürürken kimse dönüp bakmaz mesela. Çünkü orada “alışıklar” artık. Ama Mecidiyeköy tarafı daha yoğun, daha koşturmacalı. İş yaparsın, eve dönersin. Sosyal olmak biraz zor ama düzen kurmak daha kolay.
Muhabir: Kadıköy son yıllarda çokça konuşuluyor. Orada durum nasıl?
Duru: Kadıköy başka bir dünya. Sanki biraz nefes alabiliyorum. Moda’da yürürken, Bahariye’de otururken insanlar seni sadece ‘insan’ olarak görüyor. Sanatla, müzikle, kitapla iç içe bir çevre. En az yargılandığım yer diyebilirim. Ama tabii ki, her yer gibi burası da yüzde yüz güvenli değil. Sokaklar bazen çok samimi, bazen çok ürkütücü.
Muhabir: Bu üç semti karşılaştırırsan, kendini en çok nerede ait hissediyorsun?
Duru: Kalbim Kadıköy’de ama ruhum Taksim’de büyüdü diyebilirim. Şişli bana ayakta durmayı öğretti. Hepsinin yeri ayrı. Belki de İstanbul’un en güzel yanı bu: her ruh haline uygun bir semtin mutlaka olması.
Muhabir: Peki hayatın normal bir gününde seni en çok ne mutlu ediyor?
Duru: Bir sabah Moda sahilinde kahve içerken biri gelip sadece “Günaydın” dese, o gün daha kolay geçiyor. Çünkü o “günaydın” bile, bir travestiye söylenince başka bir anlam taşıyor. Görülmek, duyulmak… İşte tüm mesele bu.
Muhabir: Son olarak İstanbul’daki travesti bireylere ya da onları anlamak isteyenlere ne söylemek istersin?
Duru: Korkmayın. Ne olmaktan ne de anlamaktan… Bazen sadece bir selam vermek, bir göz göze gelmek bile hayat kurtarabilir. İstanbul kalabalık ama empati kurarsak daha yaşanılır hale gelir. Çünkü biz bu şehrin parçasıyız, geçmişiyiz, geleceğiyiz.
Muhabir: Çok teşekkür ederim Duru, hem içtenliğin hem de cesaretin için.
Duru: Ben teşekkür ederim, sesimi duyduğunuz için.