Kadıköy Moda’nın Tanınan Travestisi Hazal

Moda’nın arka sokaklarından geçen rüzgarı da, sabah kahvesinin dumanını da iyi tanırım. Çünkü ben burada yaşıyorum, burada hissediyorum, burada var oluyorum. Kadıköy Moda’nın tanınan simalarından biriyim. Göz göze geldiğimizde fark edeceksin zaten; bu gözlerde hem mücadele var, hem de hayat dolu bir sevgi.

Kendime “travesti” demekten hiç çekinmedim. Çünkü bu kelimenin benim hayatımdaki karşılığı; cesaret, özgürlük ve kendini inşa etmek. Moda gibi bir yerde yaşamak, bazen bir film sahnesi gibi. Kimi zaman vapur sesleri eşlik eder hayatıma, kimi zaman Moda Çay Bahçesi’nde karşılaştığım dostlarım.

Benimle tanışan insanlar ilk önce samimiyetime şaşırıyor. Çünkü maskesizim. Ne hissediyorsam, onu söylüyorum. Gülüyorsam gerçekten gülüyorum. İçimde ne varsa, dışıma da o yansıyor. Bu yüzden “Hazal’la tanışmak başkaydı” diyen çok insan var. Ve bu benim en büyük gururum.

Ben bir profil, bir isim ya da birkaç etiket değilim. Ben her sabah aynaya bakıp “Bugün de buradayım, kendim olarak” diyen bir kadınım. Eğer bir gün Kadıköy sokaklarında yürürken göz göze gelirsek, bir tebessüm bırak yeter. Belki bir kahve içer, hayatı biraz konuşuruz. Belki sadece sessizce aynı gökyüzünü paylaşırız.

Ama bil ki, ben buradayım. Moda’da, kendi dünyamda, dimdik.

Hazal, seni Moda’da herkes tanıyor gibi. Bize biraz kendinden bahseder misin?

Hazal: Tanıyorlar mı gerçekten? (gülüyor) Ne mutlu bana! Ben Hazal. Uzun zamandır Moda’da yaşıyorum. Buranın havasını, insanlarını, gece sessizliğini, sabah kahvelerini çok seviyorum. Kendimi ifade etmekten asla korkmayan bir kadınım. Güzelliğimle değil; kalbimle, duruşumla, insanlara yaklaşımımla tanınmak istiyorum. Ama tabii ki biraz ışıltıyı da seviyorum, orası ayrı. 😊

Burada seni bu kadar özel yapan şey sence ne?

Hazal: Samimiyet. İnsanlar yapmacıklığı hemen anlıyor. Ben ne hissediyorsam onu yaşıyorum. Üzgünsem gizlemem, mutluysam herkese bulaşır o enerji. Moda gibi özgür ve yaratıcı bir yerde yaşarken, kendin gibi olmadığın sürece kimse seni gerçek anlamda kabul etmiyor. Ben bu sokaklarda ağladım da, güldüm de, aşık oldum da… Beni ben yapan, yaşadıklarımdır.

Travesti kimliğini bu kadar açık yaşamaktan hiç korkmadın mı?

Hazal: Başlarda çok korktum. Toplum, özellikle aile baskısı, hepsi üzerime geldi. Ama sonra bir sabah kendime dedim ki; “Hazal, sen bu hayata başkasının doğrularıyla değil, kendi kalbinle geldin.” O günden sonra kim ne derse desin, kendimi saklamamaya karar verdim. Zor oldu ama her geçen gün daha da güçlendim. Bugün olduğum yer kolay kazanılmadı.

Peki aşk hayatın nasıl? Moda’da aşk yaşanır mı?

Hazal: Ah, aşk… Benim hayatımın hem ilhamı hem belası. Moda’da aşk yaşanır tabii ama geçici, hızlı, biraz çılgın… Kalıcı aşklar hâlâ var mı bilmiyorum ama hâlâ umut ediyorum. Bazen vapura binip karşıya geçerken göz göze geldiğim bir yabancıda bile o hissi arıyorum. Bir gün gerçekten “benim” olan birine denk geleceğime inanıyorum.

Gelecekten ne bekliyorsun?

Hazal: Huzur. Gösterişli hedeflerim yok. İnsanların beni yargılamadan dinlemesi, sokakta kendimi güvende hissetmem ve sevdiğim birini sabah kahvesine uyandırmam… Bu kadar sade ama değerli şeyler istiyorum. Ve elbette; kendi sesimi duyurabildiğim sürece, Hazal olmaya devam edeceğim.

Son olarak seni tanımayanlara ne söylemek istersin?

Hazal: Beni yargılamadan önce gözlerime bakmalarını isterim. Çünkü bir insanı anlamanın en kısa yolu orasıdır. Bir kahve içip sohbet ettiğimizde anlayacaklar; ben etiket değilim, ben yaşayan, seven, düşünen bir kadınım. Tanımaya değer biri olduğumu hissederlerse, yollarımız güzel bir şekilde kesişir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir