Beylikdüzü… İstanbul’un görece yeni ve düzenli semtlerinden biri. Siteler, geniş bulvarlar, zincir kahveciler, kalabalık ama sessiz alışveriş merkezleriyle modern bir yüzü var. Ancak bu sessizlik, bazen fazlasıyla tanıdık bir yalnızlığa dönüşebiliyor. Özellikle de travesti bireyler için.
Çünkü bazı semtlerde kalabalık içinde görünmez olmak, ne yazık ki çok tanıdık bir his. Ama tam da bu yüzden, bir bakış, bir selam, bir mesaj, bazen bütün o görünmezliği dağıtan ilk adım olabiliyor.
Tanışmak Korkutucu Değil, Zorlaştırılmıştır
Travesti bireylerin birçok semtte yaşadığı ortak duygulardan biri, görünmeden var olma zorunluluğudur. Kimliğini gizlemek zorunda hissetmek, yargılanmamak için susmak, bazı mahallelerde yalnızca “geçmek” zorunda olmak…
Ama Beylikdüzü’nde bu sessizliğin içinde küçük küçük çatlaklar oluşmaya başladı. Bir market çıkışı kısa bir sohbet, sahilde bir bankta başlayan bakışmalar, sosyal medyada tanıdık bir sokak fotoğrafıyla gelen ilk mesaj:
“Orası senin mahallen mi? Ben de buradayım aslında…”
İlk Sözcük: “Ben De Buradayım”
Travesti bireyler için tanışmak, sadece biriyle konuşmak değil; çoğu zaman kendini anlatabilmenin ilk fırsatıdır. Hele Beylikdüzü gibi dışarıdan “sessiz” görünen bir semtte…
“Yan apartmanda oturuyormuşuz aslında. Ama birbirimizi bir akşam Twitter’da ‘beylikdüzü akşam sessizliği’ yazarken keşfettik. Meğer aynı şeyleri hissediyormuşuz.” – Elif, 34 yaşında
“Sadece bir ‘merhaba’ dedi. O an, yıllardır konuşulmamış bir şey kırıldı içimde. Bazen sadece biriyle aynı dili konuşabilmek bile çok büyük bir lüks.” – Sude, 29 yaşında
Bu hikâyeler küçük görünebilir ama her biri bir devrimdir. Çünkü birçok kişi için tanışmak, cesaret işidir. Ve her cesaret bulaşıcıdır.
Sohbete Açılan Alanlar: Dijital ve Gerçek
Beylikdüzü’nde tanışmalar çoğu zaman sessizce başlıyor. Ancak devamı artık dijitalde sürüyor:
Instagram’da bir konum etiketine gelen beğeni,
Travesti dostu gruplarda paylaşılan bir yorum,
Portal profillerinden gelen dürüst bir mesaj…
Sosyal medya, yıllarca bastırılmış görünürlüğün bir çıkış yolu oluyor. Bu dijital alanlar, yalnızca tanışmak için değil, anlatmak ve anlaşılmak için de var.
Sessizlikten Sohbete Giden Yolun Ta Kendisi: Birlikte Olmak
Travesti bireyler için dostluk kurmak, yalnızlığı bölüşmektir. Bazen aynı kahveciye gitmek, bazen bir dizi üzerine saatlerce yazışmak, bazen bir parfüm önerisi almakla başlar her şey.
Ve sonra bir bakarsın… O tanımadığın, yargılanmaktan korktuğun semtte artık paylaştığın bir adresin, birlikte güldüğün birinin, hatta yeri geldi mi sırtını yasladığın bir omzun vardır.
Beylikdüzü Sadece Beton Değil, Bağlar da Kurulur
Beylikdüzü’nde travesti tanışmaları artık rastlantısal değil. Çünkü insanlar artık sadece görünmek değil, duyulmak istiyor. Ve her sohbet, görünmezliğin üzerine bir pencere açıyor.
Sessizlikte tanışan iki insan, bazen bir ömrü birbirine anlatabilir.
Ve Beylikdüzü’nde de, artık bu hikâyeler fısıltıyla değil, açık yüreklilikle anlatılıyor.
Yer: Beylikdüzü sahilinde bir çay bahçesi
Konuklar: Elif (34) & Ceren (28) – İki travesti birey, aynı mahallede yaşamalarına rağmen birbirlerini ancak geçtiğimiz yıl bir sosyal medya grubu sayesinde tanımışlar.
Röportajı gerçekleştiren:
— Sizi tanımayanlar için kendinizi nasıl anlatırsınız?
Elif: Güçlü görünmeye çalışan ama içi hâlâ çocuk kalan biriyim diyebilirim. Hemşireyim. 8 yıldır Beylikdüzü’nde yaşıyorum. İnsanlara karşı mesafem var ama o mesafenin altında çok konuşasım var.
Ceren: Ben daha hareketliyim. Freelance çalışıyorum, zaman zaman makyaj yapıyorum, drag performans da yapmışlığım var. Elif’le tanışmadan önce Beylikdüzü bana biraz “sadece geçilen bir yer” gibi gelirdi.
Tanışma Anınız nasıl oldu?
Elif: İnanmayacaksınız ama Twitter’daki bir hashtag altında oldu. “#BeylikdüzüUyurken” diye bir şey yazmıştım. Altına gelen beğenilerden biri Ceren’indi. Profilinde gökkuşağı emojisi vardı, bir an cesaretle DM attım.
Ceren: “Yan apartmandayım galiba” yazdı. Şok geçirdim. Aylarca aynı fırından ekmek almışız ama hiç fark etmemişiz.
Tanışmadan önce birbiriniz gibi biriyle karşılaşmayı umuyor muydunuz?
Ceren: Açıkçası hayır. Hepimizin kendi içine kapandığı, temkinli olduğu bir dönemdeydik. Travesti olduğumuzu bilen az insan var çevremizde. Ama içimizde hep bir “keşke biri daha olsa” vardı.
Elif: Ben de aynı. Ama insan bu semtte bazen çok yalnız hissediyor. Herkes düzenli, herkes “normal”. Ben kendimi o “normalin dışında” hissettiğim her an biraz daha susuyordum.
Peki sonra? Sohbet nasıl gelişti?
Ceren: İlk buluşmamızda yürüyerek sahile indik. Saat 22:00 falandı. O kadar çok şey anlattık ki… Sanki yıllardır konuşmamışız gibi.
Elif: Ve o gece sonunda ilk defa birine sarıldım bu semtte. Kim olduğumu tam olarak bilen birine… Yargılamadan, korkmadan. Belki de en çok o sarılmayı unutamam.
Travesti bireyler için Beylikdüzü nasıl bir yer sizce?
Elif: Sessiz. Hem iyi hem kötü anlamda. Sakin, huzurlu ama bir o kadar da gözlerden uzak. Bazen bu iyi, bazen insanın canını acıtıyor.
Ceren: Kendini ifade edebileceğin alan az. Ama dijitalde bir şeyler değişmeye başladı. Özellikle son zamanlarda açılan küçük portallar, gruplar, insanlar artık daha fazla ses çıkarıyor.
Sizce travesti bireylerin tanışma sürecinde en büyük zorluk ne?
Elif: Korku. Reddedilme, ifşa edilme, yargılanma korkusu… Bunlar sadece fiziksel değil, dijital dünyada da var.
Ceren: Aynı zamanda güven kurmak. Karşındaki insanın seni “anlamasını” değil, “tanımasını” istiyorsun. Bu ikisi çok farklı.
Son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Ceren: Beylikdüzü’nde görünmez olmak istemiyoruz. Biz buradayız. Konuşmak, tanışmak, arkadaş olmak istiyoruz. Kendi mahallemizde sessizliğe hapsedilmek istemiyoruz.
Elif: Ve tanışmak, düşündüğünüz kadar zor değil. Ama susmak… çok daha yorucu.
Röportaj sonrası not:
İki kişi, iki hayat, iki yalnızlık… Şimdi aynı sokakta yürürken birbirlerine gülümseyen iki dost olmuşlar. Sessizlik, belki de bir selamla kırılır. Beylikdüzü’nde de bu artık mümkün.