Beylikdüzü’nde Bir Sabah: Travesti Sözen ile Kruvasanlı Bir Söyleşi
Beylikdüzü sabahları genelde sakin olur. Denizden gelen hafif rüzgâr, yeni açılan kafeler, acele etmeyen insanlar… Sözen’le buluştuğumuz gün de tam olarak öyleydi. Masada iki kahve, bir tabak kruvasan ve konuşulmayı bekleyen onlarca cümle vardı. Sözen, göründüğünden daha sessiz; ama konuşmaya başladığında kelimeleri seçerek kullanan biri.
– Beylikdüzü senin için ne ifade ediyor?
Beylikdüzü benim için biraz nefes almak demek. Merkezde yaşadığım dönemlerde sürekli tetikteydim. Burada tempo daha yavaş. İnsanlar birbirini süzüyor belki ama saldırgan bir bakış yok. Bu da insanın omuzlarını biraz indiriyor.
– Travesti olarak bir semtte “rahat” hissetmek mümkün mü sence?
Tam rahat kelimesi iddialı olur. Ama daha az gerilim mümkün. Beylikdüzü’nde bunu hissediyorum. Herkes alışmak zorunda değil ama en azından herkes karışmıyor. Bu da bazen yeterli.
– Tarzın dikkat çekiyor ama bağırmıyor. Bilinçli bir tercih mi bu?
Evet. Eskiden daha sert, daha “bak buradayım” diyen bir stilim vardı. Zamanla şunu fark ettim: Ben bağırdıkça yoruluyorum. Şimdi daha sade giyiniyorum. Ama sade olmak görünmez olmak demek değil. Ben kendimi biliyorum, bu yetiyor.
– Masadaki kruvasanlar da sade ama özenli. Sen de öyle tarif edilebilir misin?
(gülüyor) Güzel benzetme. Evet, belki. İçim karmaşık ama dışarıdan bakınca sakin duruyor olabilirim. İnsan bazen fazlalıkları azaltınca daha net görünüyor.
– İnsanlar travestilerin hayatını hep tek bir yerden okumaya çalışıyor. Seni en çok ne yoruyor?
Sürekli açıklama yapma zorunluluğu. Neden buradasın, neden böylesin, neden böyle giyiniyorsun… Bazen sadece var olmak istiyorum. Her şeyin bir cevabı olmak zorunda değil.
– Beylikdüzü’nde günlük hayat nasıl geçiyor?
Ev–kafe–market–yürüyüş. Çok büyük planlar yok. Sabahları sahil tarafında yürüyorum, kafede oturup insanları izliyorum. Kimseyle konuşmasam bile o kalabalığın içinde olmak iyi geliyor.
– Gelecekle ilgili beklentin var mı?
Eskisi kadar büyük beklentilerim yok. Daha gerçekçiyim. Sağlıklı olmak, huzurlu olmak, az ama temiz ilişkiler… Bana şu an bunlar daha kıymetli geliyor.
– Kendini modayla ifade ettiğini düşünüyor musun?
Moda benim için bir araç. Ruh halim neyse kıyafetim de ona yaklaşıyor. Ama modayı kimliğimin önüne koymamaya çalışıyorum. Önce ben varım, sonra ne giydiğim.
– Genç travestilere bir şey söylemek istesen ne derdin?
Kendinizi aceleyle tanımlamayın. Her şeyi hemen çözmek zorunda değilsiniz. Zamanla neyin size ait olduğunu anlıyorsunuz. Sabır belki de en zor ama en gerekli şey.
Söyleşi bitip kruvasanların son kırıntıları kaldığında, Sözen acele etmeden kahvesini bitirdi. Ne büyük laflar etti ne de dramatik bir hikâye anlattı. Ama belki de bu yüzden bu sohbet gerçekti.
Beylikdüzü’nün sakinliğiyle, Sözen’in ölçülü cümleleri birbirine yakışıyordu. Bazı söyleşiler yüksek sesle yapılmaz. Bu da onlardan biriydi.